|
||
SU DEĞİRMENLERİ-2 | ||
Mesut ÖZERDEN | ||
yalvacfm@hotmail.com | ||
SU DEĞİRMENLERİ-2
18 bin yıl öncesine gidersek değirmen taşları ile ilgili bulgulara rastlanmıştır. Göçebe olanlar buldukları buğdayla yetinirken yerleşik düzende olanlar ise buğday ekti ve hasat etti. Böylelikle yeryüzünde tarım yapılan ilk insan köyleri Güneydoğu Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de görülmeye başlandı. Değirmencilikte ana öğütme prensibi buğdayı iki değirmen taşı arasında öğütmektir. En eski buğday öğütme araçları öğütme taşı ve eyer taşıdır. Bunu dairesel dönme hareketine sahip taş el değirmenleri izlemiştir. Sonraları taş değirmenleri kullanılmaya başlanmıştır. Romalılar tarihin bilinen bazalt-kum taşlı ilk su değirmenlerinin dünyaya yayılmasına öncülük yapmışlar ve bu nedenle devletleri “Buğday İmparatorluğu” olarak anılmıştı. Böylece suyun sahip olduğu hidrolik enerji un değirmenciliğine uygulanmaya başlandı.
Yalvaçta ise su değirmenleri su çıktığından çıkan suyun dereye ulaştığı yol üzerine kurulmuştur. Kurulan alan Hisarardın yolundadır. Su çıktığından akan suyun içme suyuna ayrılan kısmı hariç artan sular sulamada kullanılmak üzere Yalvacın ortasından geçen dereye(sel çayı) bırakılırdı.Dereye akan suyun bir kısmı ise su değirmenleri için ayrılan kanala verilerek değirmenlerin çarklarının dönmesi sağlanırdı.
Hisarardı köyünün Doğu kısmından başlayarak Yalvacın merkeze kadar su değirmenleri bulunmakla beraber bazı köylerde bulunmaktaydı. Ancak tüm köylerde olmadığı için yakın olanlar Yalvaç merkeze, köylerde yaşayanlar ise yakın köylere giderlerdi. Un öğütmek isteyenler sıra (keşik)almak için değirmenciyle görüşür unu ne zaman öğütülecekse değirmene gider ve öğütme sırasını beklerdi.
Kanaldan gelen sular kanaldan geniş bir boruya girer boru değirmene doğru daralır ve suyun tazyikinin artması sağlanırdı.Yüksekten borularla değirmenin çarkına düşen çarkı çevirir çark ise değirmen taşını çevirerek unları öğütürdü. Değirmenin içerisindeki bir kol ile suyun çarka değil arka akması sağlanırdı.Böylece çark durunca değirmende durmuş oluyordu. At arabaları,kağnılar ve eşeklerle buğdaylar değirmenelere taşınır öğütme sırası gelen buğdayını hazneye döker öğütülen unu çuvallara doldururdu. Bazı değirmenlerin unu iyi öğüttüğü düşünülerek müşterisi çok olurdu.Uzun süre bekleyeceğini bilse dahi bu değirmenlere gidilir sıra beklenirdi.Unların iyi öğütülmesi için belirli sürelerde değirmen taşları dişeme denen işleme tabi tutulurdu. Dişeme işlemi değirmen taşlarının bulunduğu yerden ayrılarak unu öğüttüğü kısımlarının özel çekiçle küçük nokta şeklinde oyulmasıdır.Çünkü değirmen taşları unu öğütürken taşlarda aşınır ve yüzeyi düzelirdi. Düzgün hale gelen yüzey ise buğdayı kırmadığından öğütme işlemi iyi yapılamazdı. Yeni dişenen değirmene ise ilk olarak kimse buğdayını dökmek istemezdi. Çünkü yeni dişenen değirmen taşlarının üzerinde minik taş parçaları kalabilir bu taşlar una karışır ayrıca unu fazla ezerek unun çok ince olması hali olan yanma haline getirirdi.
Değirmenciler uzun süre çalıştıklarından dolayı işlerinde uzmanlaşır hangi yörenin buğdayının sert hangi bölgenin yumuşak olduğunu bildiklerinden bölgeye göre değirmen taşının aralığını ayarlama yaparlardı. Sert buğday yetişen bölgeden gelen buğdaylar için değirmen taşını aşağı bırakarak daha fazla sürtünme sağlanırdı. Yumuşak olan bölgeler için ise taş hafifçe kaldırılıp buğdayın normal derecede ezilmesi sağlanmış olurdu. Değirmenlerde yardımcı olarak çalışan Uncu diye adlandırılan yardımcılar olurdu. Uncular değirmenciye yardım eder ücret olarakta un öğütenlerden belirli miktarda un toplarlardı.Geceleri yorulan değirmenci istirahate çekilince uncu değirmenin başında bekler bir aksilik olursa değirmenciyi uyarıp sıkıntının giderilmesini sağlarlardı. Değirmen taşının bakımı yapılması gerektiğinde taş kaldırılınca araya sıkışan unlarda uncu tarafından alınır fazla un çıktığında ise sevincine diyecek olmazdı. Taşların kenarındaki çemberler taşın dağılmasını önlemek için taşa bağlanırdı. Zamanla aşınan taşlardan ve çemberin gevşemesinden kaynaklanan boşluklara öğütülen unlar sıkışır bakım yapılırken uncular toplardı. 1924 yılında Miçhagen Üniversitesinin Antik kentte yapmış olduğu kazılar sırasında çekmiş olduğu fotoğraflarda üç adet su değirmeni fotografı da bulunmaktadır. Derme çatma değirmen binasına ahşap kanallarla suyun taşındığı görülmektedir. Elektiriklerin yaygınlaşması ile atıl olan su değirmenlerinin yıkıntıları 70 li yılların ortalarına kadar Hisarardın köyü yol kenarında görülmekteydi. Köy yolunun genişletilmesi ve değirmen olan alanların bahçe olarak düzenlenmesi sonucu hiçbir yerde Değirmenlere ait kalıntı bulunmamamktadır.
Tabakhanede deri işlentisinde kullanılan palamutları öğüten bir su değirmeni bulunmaktaydı. Bu değirmene ise palamut değirmeni adı verilmiştir. Dağlardan toplanan palamutlar bu değirmende öğütülüp tabakhaneciler tarafından deri işlentisinde kullanırlardı. Daha sonra ki yıllarda ise değirmenin yıkılmasından dolayı kullanacakları öğütülmüş palamutları Manisadan getirilen palamutlarla gidermişlerdir.
Yalvaçta adı kalan değirmenleri hatırlamaya çalışalım. -Çatallar Değirmeni.Hisardın köyü doğu yönünde iki adet değirmen. -Baş Ekiz Değirmeni -Hurşitoğlu Değirmeni -Çakıroğlu Değirmeni -Kavukçu Değirmeni -Çavdar Değirmeni. Çatal Değirmeni-Killet Masır -Yusuf Aga Değirmeni -Bayramoğlu Değirmeni-Görgü mahallesinde -Seydiler Değirmeni-Killet Masır -Kuzyaka Değirmeni-Masır parkının olduğu alanda Palamut Değirmeni-Masır Düğün salonunun alanda Bazı köylerde su değirmenleri bulunmaktaydı.Çetince köyünde bulunan su değirmenlerin isimleri şöyledir. -Baş Değirmen -Vahit Değirmeni -Hacı Berberler Değirmeni -Seydiler Değirmeni -Kösem Değirmeni
KASIM 2021 |
||
Etiketler: SU, DEĞİRMENLERİ-2, |
|