ESKİLERDE NE BULDUM II
Düğünler
İster sünnet düğünü olsun, ister evlilik düğünü düğün kimin ise uzak yakın akrabalar mutlaka gelir, komşuları ise akrabalardan ayırmaya imkan yoktur. Tüm hazırlıklarda gelenler canı gönülden ellerinden ne gelirse yapmaya çalışır düğünün sıkıntısız geçmesini sağlardı. Düğün davetleri için yemekler evlerde çapanlar(aşçı) tarafından yapılırdı. Yemek hazırlıkları olsun, davetlerde kullanılan yemek tablaları, kaşıklar, taslar, tabaklar komşulardan toplanır ve herkes elinden geldiği kadar toparlamaya çalışırdı. Birçok kişi sadece düğünlerde kullanılmak üzere özel tabak, kaşık, sahan alınır ve düğün yapacak kim isterse verilirdi. Verdikleri malzemelere kendilerini ifade eden işaretler konarak düğün bittikten sonra kendilerine ait olanları düğün sahibinden alır başka düğünlere vermek için hazırlardı. Öyle düğünler yapılırdı ki dışarıdan gelen birisi düğün sahibi kim, komşu kim karıştırırdı. Çünkü herkes canı gönülden yardım ederdi.
Yardımlaşma
İnsanlar çok samimiydi. Yardımlaşma konusunda birbiriyle yarışırdı. Akraba komşu kimin yardıma ihtiyacı varsa maddi ise maddi, güç ile yapılacak bir iş ise güç olarak yardımda bulunulurdu. Genelde ihtiyacı olan bir yakınına, akrabasına ihtiyacı olduğunu fısıldasa hemen yardım gelirdi. Günümüzde uygulanamaz gibi görülen birçok konu eskilerde yaşanırdı. Maddi ihtiyacı olanlara altınlar gram hesabı ile teslim edilir alan kişi ise en kısa sürede ödemeye gayret eder ve mutlaka öderdi. Yakınlarına, çocuklarına ben falandan şu kadar altın aldım diye söyler, ölür kalırım haberiniz olsun denirdi.
Bizler ilkokulda yardımlaşmayı öğrenirdik. Kalemini unutan birisine varsa fazla kalemi, kalem yoksa büyükçe olan kalemi ortadan kırıp arkadaşına verir dersini yapması sağlanırdı. Silgisi yoksa silgi ortadan ikiye ayrılıp arkadaşına verilirdi. Bazı öğrenciler maddi durumu iyi ise ihtiyacı olan çıkabilir diye çantasında yedek kalem, silgi bulundururdu. Okula geldiğinde eksik bir şeyin varsa mutlaka bir arkadaşının yardım edeceğini bilirdin. Kütüphaneden bir konu araştırıp bilgi edindiğinde isteyen arkadaşına kıskanmadan verir arkadaşının da faydalanması sağlanırdı. Bencillik yoktu. Sadece bende olsun denmezdi. Paylaşmak vardı.
Güven
İnsanların birbirine sonsuz güveni vardı. Yalan söylenmez söz senettir düsturu geçerli olurdu. Esnafa gidip şunu alacağım şu tarihte ödeyeceğim dediğinde buyur alabilirsin. Ödersin der gönderirdi. İhtiyacın varsa ihtiyacını isteyip şu zaman geri vereceğim dediğinde elinde varsa mutlaka verir yardım isteyenin ihtiyacını görmekten mutlu olurdu.
Tabakhanecilerin parasının bereketli olduğu inancı vardı. Bu nedenle yaygın şekilde hacca gidecek olanların tabak esnafına hacca gitmek için hazırladığı parayı vermesiydi. Tabak esnafı aldığı para ile ham deri alır ve mamul hale getirip satar ve hacca gidecek olana parasını teslim ederdi.. Parayı veren verdiği parayı alıp, alamayacağı konusunda şüphesi olmazdı. Yani güven vardı
Eskilerdeki bu güveni özlüyorum.
Her şeyde olduğu gibi eskilerde de çürük elmalar çıkardı. Ancak bu çürük elmalar dürüst insanların arasına giremez, girmek istese de kabul görmezdi. Yanlış yapan insan şimdiki gibi pişkin pişkin ortalıkta dolaşmaz, yaptığı terbiyesizliği ahlaksızlığı övünerek marifet gibi anlatamaz ya ortamını terk eder veya mümkün oldukça ortalıkta görünmemeye çalışırdı. Ar duydu denilirdi. Ar duyan insanları özlüyorum. Günümüzde ise eskinin ar duyan insanları azaldı. Arsızlar insanlara dürüstlük dersleri veriyor. Eskiler gün günden kötü geliyor derlerdi. Bu nedenle ALLAH bu günlerimizi aratmasın.
|