Mahmut TOPBAŞLI GÖNÜLLERE DOKUN/MA
Yazı Detayı
08 Eylül 2021 - Çarşamba 00:23
 
GÖNÜLLERE DOKUN/MA
Mahmut TOPBAŞLI
yalvacfm@hotmail.com
 
 

GÖNÜLLERE DOKUN/MA

 

     Yarım elma gönül alma’ diye bir atasözümüz var. Yaptığımız güzel bir davranışın ardından bir değerlendirme cümlesi olarak ağzımızdan çıkar. Yaptığımız o davranış, küçük bir şeydir, hafif bir rüzgâr serinliğindedir. Basit bir söz, kolay bir yardımdır belki de… Yani yarım elma kadardır. Ama elindekini, gönlündekini bölüştüğün bir yarım elmadır. Bir elmanın yarısını cömertçe paylaştığın bir durumdur. Bu küçük ama değerli hal ve davranış bir gönül almıştır. Bir gönüle şifa sözleri olmuştur. Bir gönülü sevindiren küçük bir hediye olmuştur. Tam zamanında ve yerinde bir gönüle dokunmuştur. Gönül kazanmayı, gönül almayı, gönüle girmeyi anlatan bir ifadeye bürünmüştür.
     Yunus Emre “Bir gönüle girdin ise….” Diyor. “Bir gönülü kırdın ise…..” Diyor. Her ikisinin de karşılıklarını ifade ediyor. Kalp kırmamayı, gönül incitmemeyi 800 yıl öteden tavsiye ediyor. 
      Bu tavsiyeyi mesleki olarak kırk yılı aşkın sahiplendim. Bize emanet minik yüreklerin gönüllerine dokunmaya çalıştım. O derece sahiplendim ki bu tavsiyeyi şiir kitaplarımdan birinin adını GÖNÜLLERE DOKUN/MA olarak seçtim. Kapağını süsleyen bir kalp ve çiçekle gönüllerin şenlenmesi mesajını da taşıdım.  Bir işaretle ayırdığımız /MA hecesi kapakta tepe taklak duruyor. Gönüllere öylesine güzel dokun, incitmeden dokun ki o gönülde iz bırakmış olasın. Şayet yolunca yordamınca dokunmayı, gönül okşamayı bilemezsen Allah’ın evi kalp/gönül tepetaklak olur alimallah, simgesiyle takdim ettim.
     Bir cümlelik atasözüne sığan bunca güzellik gönüllere dokunmayı, bir gönüle girmeyi o veciz, kısa ama dikkatimizi kalbe çeviren bir vurguyla hayatımızda yer tutuyor. Böylesi sözlerle davranışlarımız anlam kazanıyor, kültürümüzün engin derinliği bizi daima kuşatıyor. Böylece atasözlerine olan hayranlığımız ve bağlılığımız bizi zenginleştiriyor. 
     Gönlünüzü kazanan kişi ya da kişileri bir düşünelim. Annemizi babamızı, çoluk çocuğumuzu, konu komşumuzu, yarıştıklarımızı/barıştıklarımızı/tartıştıklarımızı bir düşünelim. Onları asla unutamayız, unutmamız da mümkün değildir hatta. Şu an için zihninizden bir sıralayın onları bakalım. Güzel değil mi? Düşüncesi bile çok güzel değil mi?
     Şimdi de bunun tam tersini düşünelim. Biz kimlerin gönlünü kazandık? Düşünün hele. Az belki, belki de çok ama güzel değil mi? Keyifleniyor, mutlu oluyorsunuz değil mi?
     Ya gönül kazanmamışsanız ya da gönlünüzü kazanan yoksa... Hangi gönül yaranıza kim, merhem oldu? Yanan hangi gönlün dumanına şahit olduk? Bizim gönül yaramıza kimin merhem olduğunu düşüneceğiz, hatırlayacağız, unutmayacağız. Asla unutmayacağız yapılan iyiliği. Gönlümüze dokunanın kim olduğunu, o yüce gönüllü kişiyi asla unutmayacağız. 
     Ya bir de gönül kırılırsa, bir gönlü kırarsak; huzurun, mutluluğun uçup gideceğini çok iyi bileceğiz. Muhabbetin, dostluğun, arkadaşlığın, beşeri münasebetin tam ortasında ‘gönül’ olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız hiç.    “Yarım elma, gönül alma” babında Yunusca, Mevlanaca tavsiye ve öğütlere uyup hayatımızı günlük güneşlik, güllük gülistanlık yapmak elimizde bence… Siz ne dersiniz?

 
Etiketler: GÖNÜLLERE, DOKUN/MA,
Yorumlar
Haber Yazılımı