ÜZÜM BAĞLARI
1990 yılı başlarına kadar Yalvaçta üzüm bağları oldukça büyük bir alan kaplamaktaydı. Abacılar mahallesinde şimdi Sanayi mahallesinin olduğu alan ve Stadyumdan başlayıp Hisarardı göletine kadar ise çok büyük bir alan üzüm bağlarıyla kaplıydı.
Günümüzde ise Kuyucak, Bahtiyar, Özgüney, Özbayat (gemen) ve Bağkonak köyleri üzüm üretimini sürdürmektedir. Üzümler toparlanıp yani bağ bozumundan sonra üzüm omcaları budanır budanan dallar ise kışın yakmak veya pekmez yapılırken pekmez kaynatmak için kullanılmak üzere demetler halinde saklanırdı. Bahar ayında üzüm bağlarının bellenmesi gerektiği için Nisan ayında Yalvaçta büyük hareketlilik olur kimi bağ sahipleri bağ bellemek için işçi tutar. Kimi bağ sahipleri ise kendi ailesi, hısım akrabayla belleme işini yapardı. Toprak karların eriyip yağmur suları ile yumuşadığı zaman bellemeye uygun olur ve üzüm bağları bayram yeri gibi cıvıl cıvıl olurdu. Hele birde aralarında güzel türkü söyleyen olursa bir taraftan yer bellerken diğer taraftan ise türküsünü söyler üzüm bağları arasında türkü şöleni olurdu. Evlerde türlü çeşit yemekler yapılır bağda çalışanlara ikram edilirdi. Bazı bağ sahipleri pintilik eder yeteri kadar yemek hazırlamaz bazıları ise cömertliğini gösterip yağlı tatlı ne yapabilirse yapar işçilere ikram ederdi. Bu sayede bağ bellemeye gidenler ise kimin işçiye baktığını bilir kendilerini bağ belllemeye çağırdıklarında cömert olanları öncelikle tercih ederlerdi. İşcisine bakan aileler bilindiği için işçileri sıkıştırmayan kolaylık gösteren bağ sahipleri işçi bulmakta zorlanmazdı. Aynı zamanda bağ belleme işi olduğu için işçi bulmak zordu. Akşam oldu evlere dağıldıklarında çalışmaya gidenler ya bağ sahibinin cömertliğini yada pintiliğini anlatırdı. Daha sonraki yıllarda atlar ve pulluklarla bağlar sürülmeye başlayınca bağ belleme işi azaldı. Ancak çift sürülürken kalan bölümleri gene bellemek gerekiyordu.
Hidayet TÜTÜNCÜ’nün yapmış odluğu araştırma ve yazısında yıllar bazında Yalvaçta üretilen üzüm miktarları şöyledir.
Yıl Miktar
1958 3000 ton
1959 3300 ton
1960 3600 ton
1961 4100 ton
1962 4700 ton
1963 5300 ton
1964 6900 ton
1965 7300 ton
1966 8000 ton
1967 9100 ton
1968 10900 ton
1969 16500 ton
Bu üretim miktarı Yalvaç merkez ve üzüm bağları bulunan köylerin toplamıdır.. Bu kadar büyük üretim miktarı olmasına rağmen bir kooperatif kurulmadığı için yeterince değerlendirilmemiştir. Günümüzde ise üzüm bağları birkaç köyde ve sınırlı miktarda alanda üretim yapılmaktadır.
Yalvaç bağlarının kıymetli günlerinde ise yaz günü bağlardan üzümler kesilip yakın yerleşim yerlerinde satılmaktaydı. Evlerde bol bol üzüm yenirdi. Bağ bozum zamanı gelince öncelikle kışın yiyebilmek için taneleri iri olan üzümler seçilir ve kışın yaş olarak tüketilmesi için özel bir karışım ilaca batırılıp evlerin serin ancak kış günü çok soğuk olmayan bölümlere saklarından asılarak bekletilirdi. Kışın misafir gelince veya değer verdikleri insanlar için depoladıkları alandan alıp ikram edilirdi. Ayrıca kurutulmak için bazı çeşit üzümler toparlanır ilaç içerisine batırılıp serilerek kurutulurdu. Kalan üzümler ise bağ bozumu günleri tamamen toparlanır bir süre bekletildikten sonra çuvallar içerisine doldurulup ağaç yalaklarda veya beton havuzlarda çiğnenerek çıkan üzüm suyu kaynatılarak pekmez üretimi yapılırdı.
Günümüzde ise eski üzüm çeşitliliği yerine zirai üretim amaçlı üzüm omcaları üzüm bağlarında yerini aldığından lezzet farklılığı oluşmuştur. Eskiden büzgülü, gemre gibi üzüm isimleri varken günümüzde ise Alfanzo, Red Blok, Salamon, Kripso ve Miçhel Pare gibi çeşitlerden bahsedilmektedir.
Bir çok iş alanı, üretim yapılan ürünler gibi üzüm bağları da Yalvaç anılarında yerini almıştır.
Kentleşme artıp büyük aileler çekirdek aileye dönünce bağların bakımı zorlaşmış ve çok büyük bir alanı kaplayan bağlar kalmamıştır. Günümüzde Kızılcanın arka kısımlarında birkaç bağ kalmış olup onların haricindeki bağlar Gemen, Kuyucak, Bağkonak ve bahtiyar köylerindedir. Bu köylerde ise verim çok olsun diye ziraat ürünü değişik üzüm omcaları dikilmiş ve Yalvacın bilindik üzümleri tam anlamıyla bitmiştir. Üzümler olgunlaşıp açık hal pazarında satılmaya başladığında iri üzümleri görüp sorduğumuzda değişik isimleri duymaya başladık. Eski üzümlerin tadlarını bilenler oldukca eski üzümlerin tadını veren üzümleri aramaktadır. Eski üzümlerin Büzgülü, Gemre gibi isimleri varken yeni üzümler Alfonzo,gibi isimlerle adlandırılmaktadır. Yerli üzümleri bulabildiğimize şükrederek onarında kaybolmadan kalması için dua etmekten başka yapabileceğimiz bir şey yoktur.
|