KIŞ HAZILRLIKLARI IV
PASTIRMALIK
Keşkeklerde ve kışların Yalvaca has Bulamacında kullanılmak üzere pastırmalık kurutulurdu. Kurban bayramında kaburgalardan pastırmalık ayrılır, yeteri kadar pastırmalık kurutulamadı veya aile kalabalık ise Eylül ayı sonlarında Ekim ayı içerisinde ailenin bütçesine göre pastırmalık bir koyun veya keçi alınır hayvan kesildikten sonra kaburgaları ayrılarak bolca tuzlanır ve güneş gören yüksekçe bir yere, evlerin damlarına asılır üzerine sinekler konmasın düşüncesi ile bezler örtülürdü. Birçok evde kurutulmaya bırakılmış pastırmalık etler görünürdü. Bu bezler genelde Yalvaçlının çar dediği beyaz ince kumaş veya yazmalar kullanılırdı. Pastırmalık aileler için zamanı gelince büyük bir telaş olurdu. Aile bütçesine göre bir, iki hayvan alınıp pastırmalıklar kurutulur kış aylarında keşkeklere ve bulamaca katılır afiyetle yenirdi. Günümüzde mevsimler kalmadığı için şimdi bilinmiyor. Ancak Dört mevsimin yaşandığı yıllar da ‘’Pastırma yazı’’ olan Eylül sonu ile Ekim ayı ortalarına kadar pastırmalar hazırlanırdı. Evlerde yapılan pastırmaların lezzeti farklı idi. Hayvanlar doğal beslendikleri için etleri kekik kokulu olur keşkeğin ve bulamaca verdikleri lezzet parmaklarınızı yersiniz denen türdendi. Eylül ve Ekim aylarında hayvan pazarlarında pastırmalık koyun ve keçiler özellikle seçilir fazla yağlı olmayan hayvanlar tercih edilerek alınır ve iyice semirmeden kesilerek kurutulmaya bırakılırdı. Pastırmalar Cumartesi yenen bulamaca Pazar günü yenen keşkeğe katılırdı. Keşkeklerin içerisine bolca pastırma konularak fırınlara gönderilir Cumartesi akşamları fırınlara sürülen keşkekler Pazar sabahı alınır ve tüm aile afiyetle yerdi. Yaz aylarında küçük baş hayvan sürüsü olanlara tembihlenir ve zamanı gelince pastırmalık hayvanları alınır kesilir kışlık pastırma ihtiyacı karşılanırdı. Zamanla büyük baş hayvan kesimi artınca ve pastırma nasıl yapılır bilen aile büyükleri ahirete göçünce bu gelenek kayboldu. Şimdilerde ise hazır pastırmalar çok sevenlerin gözdesi oldu.
MES-LASTİK
Kış yaklaşınca insanların en büyük ihtiyaçlarından bir tanesi de Mes ve lastikti. Botlar fazla bulunmaz bulunsa bile meşin yerini tutmaz düşüncesi ile tercih edilmezdi. Ayakkabıcılar arastasında ve yakınlarında bulunan mesçilere gidilerek ayak ölçüleri verilir ve kış girmeden meslerin dikilmesi istenirdi. Mesçilerde sert kartona ayak ölçüsünü alır üzerine falan kişi diye yazar ve sıraya alırdı. Mesler sipariş sırasına göre dikilirdi Hali vakti yerinde olanlar (maddi durumu iyi olanlar) yaz aylarında siparişini verir kış başlamadan mesleri ayaklarına giyerlerdi. Durumu iyi olmayanlar ise kış yaklaşınca hazırlığını yapar ve siparişini verirdi. Mes dikenler ise kışa hazırlık olarak mes tabanına köseleyi ve meslik deriyi Tabakhaneden temin eder ve gece gündüz demeden mesleri yetiştirmek için uğraşırdı. Bazen kış erken gelince ise sipariş verenler mesçilerin başını bekler bir an önce meslerinin dikilmesini isterdi. Meslerin yan kısımları lastikli olurdu. Ayağa giyerken açılır giydikten sonra ise çıkmayacak şekilde ayağı sarardı. Daha sonra ki yıllarda fermuarlar yaygınlaşınca lastik yerine fermuarlar dikilmeye başladı. Alışkın olan yaşlılar fermuarı tercih etmezler illaki lastik olsun derlerdi. Mesler hazır olunca sıra lastiklere gelirdi. Karda buzda kaymaması için Altları tırtıllı gıcır gıcır lastikler alınır mesleri ayağa giyip denenir ve ne hemen çıkacak nede ayağı sıkıp rahatsız etmeyecek şekilde lastikler alınırdı. İlk anlarda ayağa güzelce oturan lastikler bir süre sonra genişler ve yürürken ayaktan çıkabilirdi. Gıslavet marka lastikler vardı. Çok kaliteli idi diğer lastik markalarına göre ise fiyatı neredeyse iki katını bulurdu. Maddi durumu iyi olanlar Gıslavet alır dayanıklı olduğu için birkaç yıl giyebilirdi. Diğerleri ise en fazla iki yılda dağılır yenisini almak zorunda kalırdın. Lastikler karışmasın diye içine yanına bellik (işaret) konurdu. Kimi ip diker kimi boya yapardı. Camide veya toplu olarak bulunup lastiklerin çıkarılması zorunlu olan yerlerde karışıklık yaşanırdı. Çocuklara da lastik mes alınır ve okula giderken ayakları sıcak olsun denirdi. Eski insanlar dert ayaktan girer diye imkanı oranında mesine lastiğine dikkat ederdi. Çocuklarda kış günü buzlarda kaymak için lastiklerin altlarındaki tırtılların bir an önce yok olması için uğraşırdı. Çünkü lastikler yeni olunca altlarındaki tırtıllar çok olur ve buzda kaymazdı. Yeni lastiklerimizi ne hale koyarmışız. Çocukluk aklı şimdi gülüyoruz ancak o yıllarda buzda kaymak isterken lastiğin altındaki tırtıllar takılınca buzun üzerine düşerdik. Lastiğin altındaki tırtıllar yok olunca normal yolda yürürken de buza rastlayınca kayarak düşme çok olurdu. Ne o eski mes lastik kaldı nede mesleri lastikleri giyecek kışlar kaldı.
|
||
|