Reklamı Geç
YAZARLAR
MAHALLE FIRINLARI
Mesut ÖZERDEN
22 Kasım 2021 - Pazartesi 00:14

MAHALLE FIRINLARI

     Ecdadımız bir yeri kendisine yurt tutmak isteyince, göçerlikten yerleşik hayata niyetlenince kendisi için seçtiği mekânı etraflıca inceler ona göre yerleşim yerine çevirirmiş. Planlamasını yaparken de ilk yaptığı bina bir fırın olurmuş. Fırınla beraber hemen yakınında bir hamamın duvarları yükselirmiş. Sıra cami yapmaya ondan sonra gelirmiş. Fırının, hamamın, caminin merkez olduğu şehir hayatı için öncelikle çadırlar kurulur, ekim dikim başlar, bir ucundan da ahır ve ağıllar örülmeye başlarmış. Sonrasında da çadırların yerine taş temelli kerpiç evler kondurulurmuş. İlk önce fırının yapılmasının sebebi “Aç ayı oynamaz” atalar sözünde gizli. Çalışan insanların önce karnını doyuracaksın. İş sonrası tertemiz bir bedenle, yıkanıp paklanıp ibadetine yöneleceksin düsturu sebebiyle mahalle fırınları öncelik alırmış. Bu tarihi ve sosyolojik bilgiyi Mahmut Topbaşlı ağabeyden dinleyince mahalle fırınlarını yazmak aklıma düştü. 
     Yalvacın yöresel ekmeğini Yalvaçlılar “Ev Ekmeği” diye adlandırır. Somun ekmeği ise “Pazar Ekmeği” diye bilinir. Ekmek yapmak için her mahallede mutlaka bir “Mahalle Fırını” bulunur ve bu fırınları çalıştıran bayanlara fırıncı/furuncu adı verilirdi. 
     Mesleğini çok iyi yapan fırıncılar mahalleler arasında rekabete sebep olur, bazen daha iyi imkân sunan mahallelere giden fırıncılarda bulunurdu. Fırıncılık basit görülse bile beceri ve sabır gerektiren bir meslektir. Fırıncılık yapan bayanların çok sabırlı olması gerekiyordu. Bazı aileler sosyal siyasal konumlarından faydalanıp kendilerine öncelik sağlanmasını ister, kabul etmeyen fırıncıyı ve kişileri aşağılayıp kendilerinin öncelikli olduklarını anlatmaya çalışırlardı. Bu şekilde mahallelerde çok anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Hamurunu zamanında yoğurup gelen kişi sıra kendisinde iken öncelik isteyenlere hamurunun tam ekmek yapma kıvamında olduğunu, sırasını başkasının aldığında hamurunun ekşiyip ekmeklerinin lezzetli olmayacağını anlatmaya çalışır bu durumda fırıncıda zor durumda kalırdı. 
     Mahalle fırınları ekmeklerin pişirildiği fırın ve fırınlardan çıkan küllerin bekletildiği küllük, ekmek yapılacak hamurların hazırlandığı hanay adı verilen fırının durumuna göre bir veya iki bölümden oluşan ahşap alandan oluşurdu. Fırının kenarında fırının içerisini temizlemekte kullanılan SÖNGÜ-SÖNGE bulunur. Bunların ıslatılması için küçük bir havuz yapılır söngeler su dolu havuzun içerisinde bulundurulurdu. Tüm fırınlar bu şekilde dizayn edilirdi. 
     Aileler kişi sayısına göre ne kadar gerekliyse sonbaharda tarlasından çıkan buğdayı, tarlası yoksa veya yetersizse tahıl pazarından almış olduğu buğdayı değirmenlerde öğütür ve tüm kış kullanmak üzere evlerine istiflerdi. Buğdaylar değirmenlerde kabukları ayrıştırmadan öğütülür, bu şekilde unlar şimdi çokça aradığımız kepekli un olarak öğütülmüş olurdu. Ekmek yapmak isteyenler bir gün öncesinden fırıncı ile görüşüp sırasını(keşik) alırdı Hamurlar evlerde yoğrulur mayalanır ve ekmek yapılacağı zamana yakın fırına taşınırdı. Çünkü fırınlarda fazla alan olmadığı için fırına atılacak ekmekler ayrı bir alan kaplar. Fırında pişip çıkan ekmeklerin soğuması için ayrı bir alan gerekirdi. Fırında yakmak için fırın yakacağı diye sonbaharda bahçelerden süpürülen yapraklar(gazel)yeteri kadar çuvallanıp fırına getirilir. Bunların yanı sıra URA adı verilen küçük bir ahşap kabın içerisine bir miktar un katılarak getirilir fırında hamur ekmek olacak şekilde bölünürken gerekli kıvama gelmesi için URA içerisindeki unlar kullanılır. Fırında ekmek yapılacak şekilde ayrılıp hanaylar uygun olduğunda hamurun üzerine bastırılıp yassı hale getirilir ortasına bir oyuk açılır Fırında sırası gelince getirmiş olduğu fırın yakacağını fırına atarak iyice alevlenmesi, fırının ekmekleri pişirecek sıcaklığa ulaşması sağlanır ve ekmeklik hamurlar fırıncı tarafından fırıncı küreği üzerine konularak fırının içerisine bırakılır. Fırın içerisinde pişen ekmekler çıkartılıp soğuması için ayrılan kısma dağıtılarak bekletilir. Fırıncılar ücret olarak 15 adet ekmek pişirmeye karşılık bir adet ekmek alırlar. Ekmek vermek istemeyenler ev ekmekleri ne kadara satılıyorsa para olarak fırıncıya verirlerdi. Fırıncılarda bu şekilde aile bütçesine katkıda bulunurdu. Hatta tüm ailenin geçimini bu şekilde kazananlar da bulunmaktaydı.
      Fırınlarda ekmekler yapıldıktan sonra istek olursa tüm malzemesini yapacak kişinin getirdiği börek (gözleme)  yapılır böreklerin ücretleri ayrı olurdu. Mahalle fırınlarında Hamursuz, Haşhaşlı, Patatesli ve kavrulmuş kıyma(kıkırdak) konulan kıkırdaklı ekmeklerde çokça yapılırdı. Düğünlerde yöresel ekmek olan Yalvaç ekmeği ile yemekler verildiği için düğün olan mahallede bir gün tüm olarak düğün yapacakların ekmek yapması için ayrılır. Düğün için ekmek yapılacaksa düğüncü harici ekmek yapmak için kimse gelmezdi. Bayram zamanı ise baklavalar fırınlarda pişirilir, baklava pişirilecek zamanlarda ekmek yapımı olmazdı. 
       Cumartesi akşamları her çömlekte çömlek sahibin koymuş olduğu bellik(işaret) li Keşkek çömlekleri  fırına sürülür, pazar günü sabah erken saatte fırıncı fırını açıp herkesin kendilerine ait keşkek çömleklerini alır fırıncıya ücretini teslim eder afiyetle yemek için evinin yolunu tutardı. Yalvaçlı keşkeği çok sevdiği için fırının içerisi keşkek çömleği ile dolunca fırının yanındaki fırından çıkan küllerin içerisine keşkek çömlekleri gömülerek külün sıcaklığı ile pişirilirdi. 
     Yıllar önce çarşıdan somun ekmek almak ayıplanırdı Somun ekmeği sadece memur kısmı alırdı. Yalvaclı aileler mahalle fırınlarında ekmeklerini yaparlardı. Ekmek yapacak unu kalmayan veya ekmek yapacak kimsesi olmayan somun (bazar ekmeği) aldığında yerli halk tarafından ayıplanır ekmek yapmaya unu kalmamış diye konuşulurdu. Yıllar geçtikçe mahalle fırınlarında ekmek yapanlar azaldı. Ayrıca Yalvaç belediyesi olarak her mahalleye mahalle fırını ve fırının üzerine daire yaptığı için fırınları çalıştıracak olan fırıncılara kiraya vermek için girişimde bulununca mahalle fırını çalıştıranlar kendi imkânları ile genelde eski sanayide imalathane açarak yöresel Yalvaç ekmeklerini hazırlayıp ticaret yapmaya başladılar. Bu şekilde mahalle fırınları kapanarak yöresel Yalvaç ekmeklerinin yapıldığı satıldığı fırınlar açıldı. 
      Fırıncılığı bu şekilde meslek haline getirenler çeşitlilik getirerek sadece ekmek değil Hamursuz, haşhaşlı; Patatesli  ekmekler yapmaya başladılar. Fırınlarda gözlemeler de(Yalvaçlının Böreği) yapılmaya başlandı. Patatesli,Kabaklı, Peynirli_Ispanaklı börekler yapılmaktadır. Yoğun ilgiden dolayı bu konuyu ticari olarak düşünen bazı kişiler, internet üzerinden sipariş alıp isteyenlere kargo ile göndermeye başladı. Ayrıca kendi imal edip ekmek, hamursuzun yanında Yalvaç yoğurdu ve manda kaymaklarını toplu halde alıp İstanbul’da pazarlayanlar da bulunmaktadır. Yöresel ürünlerimizin tescili yapılmış olsa Yalvaç için daha güzel bir gelir kapısı olur diye düşünmekteyim. 
     
      Üretim şekline ve aşamalarına da bir göz atarsak Yalvaç ekmeği(ev ekmeği): Değirmenlerde öğütülen unlardan yapılan ekmeklerdir. Yoğrulan hamur mayalanır ve ekmek yapmak için ne kadar büyüklükte gerekiyorsa hamur alınır, üzerine bastırılıp yassı hale gelince orta kısmına küçük bir delik açılıp pişirilen yöresel ekmek türüdür.
Hamursuz: Bazı yörelerde yağlı da denen Yalvaç hamursuzu, hamurun çiçek yağı ile karıştırılıp yoğrulması ve yuvarlatılıp yaklaşık 1 metreye ulaşan uzunluğa geldiğinde halka şeklinde  yassı hale getirilip pişirilmesi sonunda yapılan ekmek türüdür.
Haşhaşlı: Hamur yoğrulurken içerisine bir miktar çiçek yağı ile beraber ezilmiş, kavrulmuş olan haşhaş katılıp aynen hamursuz yapılırken uygulanan metotla pişirilen ekmektir.
Patatesli: Yoğrulan hamurun içerisine haşlanıp kabukları soyulan ve ezilen patateslerin katılıp pişirilmesi ile yapılan ekmektir.  Cümleye afiyetler olsun

 

Adınız
Yorumunuz
ALİ ÜSTAY - 12 Haziran 2022  
uğrasız sıtırasız lafı buradan gelir;illa birşeyi unutan demek


Diğer Yazıları

KAMYONLAR, KAMYONLARLA NAKLİYE II
KAMYONLAR, KAMYONLARLA NAKLİYE I
BİNLERCE YILDIR YALVAÇ'A HAYAT VEREN SU ÇIKTIĞI SUYU
TARLALARIN SÜRÜLMESİ-EKİLMESİ-YOLUNMASI-BİÇİLMESİ
ÜZÜM BAĞLARI
ELMA BAHÇELERİ II
ELMA BAHÇELERİ
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ
YAZILARIMIN BİRİNCİ YILI DOLMUŞ
RAMAZAN BAYRAMLARI-II
RAMAZAN BAYRAMLARIMIZ I
İHBAR BİLLEZİ-HACI İBRAHİM EFENDİ
CENAZE NAMAZI VE DEFİN İŞLEMLERİ II
70 LERDEN GÜNÜMÜZE VEFAT EDENLERİN CENAZE İŞLEMLERİ I
RAMAZANLARIMIZ NE GÜZELDİ
YALVAÇ'IMIZIN YETİŞTİRDİĞİ İNSANLARI TANIYOR MUYUZ, DEĞERLERİNİ BİLİYOR MUYUZ?..
RESİMLİ ROMANLAR SAYESİNDE OKUMAK
HACI PİLAVI
YALVAÇ OTOGARLARI II
YALVAÇ'IN OTOGARLARI I
YALVAÇTA ÜNİVERSİTE-OKULLAR-KILIÇARSLAN KAMPÜSÜ-YERLEŞKESİ
BÜYÜK ÇARŞI YANGINLARI
AKŞEHİR BELİ-YALVAÇ’IN AKŞEHİR’LE OLAN BAĞLANTISI
KİMİNİN DELİ, KİMİNİN VELİSİ; VASFİ
ELEKTRİK ÜRETİMİ
SU DEĞİRMENLERİ-2
SU DEĞİRMENLERİ
MAHALLE TAKIMLARI
ESKİLERDE YILBAŞI
YÖRÜK NE DEMEKTİR
MUSALLA
DOĞAL HAYAT
İYİ BİR İNSAN TANIMIŞIM: YUSUF BİLGE BÜYÜKBOYACI
BAKIŞIN MUTLULUGUNU BELİRLER
RAMPALI ÇARŞI
HAN
ÜZÜM BAĞLARI
KIŞ HAZILRLIKLARI IV PASTIRMALIK
KIŞ HAZRLIKLARI III ODUN HAZIRLIĞI
KIŞ HAZIRLIKLARI II - TEZEK YAPMA-GAZEL SÜPÜRME TEZEK YAPMA
70 Lİ 80 Lİ YILLARDA KIŞ HAZIRLIKLARI I
YALVAÇ EVLERİ
YAĞCILAR ARASTASI
DEMİRCİLER ARASTASI
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI
AYAKKABICILAR ARASTASI
KÜLTÜR MERKEZİ
BAKIRCILAR ARASTASI
DÜNDEN BU GÜNE HÂLİMİZ (HÂL/SEBZE BAZARI)
NOSTALJİ-KURBAN BAYRAMLARI
ESKİLERDE NE BULDUM II
ESKİLERDE NE BULDUM-I
ORTAYI NE ZAMAN BULACAĞIZ
HAYATI YAŞAMAK GEREKİR
SILA-İ RAHİM -BULUŞMA GÜNLERİ-
MUSTAFA BÜYÜKKUTLU (BİYOGRAFİSİ)
MUSTAFA BÜYÜKKUTLU
BİZİM 19 MAYISLARIMIZ
ÇINARALTI
TABAKHANE
DALDAN DALA
0